Her kare kendi hikayesini anlatsin..

15 Şubat 2009 Pazar




ŞİMDİ SEVİŞME VAKTİ

Çıplak heykeller yapmalıyım.

Çırılçıplak heykeller

Nefis rüyalarınız için

Ey önünden geçen ak sakallı

kasketli,

Yırtık mintanından adaleleri

gözüken

Dilenci

Sana önce

Şiirlerin tadını

Aşkların tadını

Kitaplardan tattırmalıyım

Resimlerden duyurmalıyım,

resimlerden...

Şu oğlan çocuğuna bak

Fırça sallıyor

Kokmuş manifaturacının ayağına

Dört yüz bin tekliğinden

On kuruş verecek.

Seni satmam çocuğum

Dört yüz bin tekliğe.

Ne güzel kaşların var

Ne güzel bileklerin

Hele ne ellerin var, ne ellerin

Söylemeliyim

Yok

Yok... meydanlarda

bağırmalıyım,

Bu küçük

Güllerin buram buram tüttüğü

Anadolu şehri kahvesinde

Kiraz mevsiminin

Sevişme vakti olduğunu.

Resimler seyrettirmeli, şiirler

okutturmalıyım.

Baygınlık getiren şiirler.

Kiraz mevsimi, kiraz

Küfelerle dolu pazar.

Zambaklar geçiriyor bir kadın.

Bir kadın bir bakraç yoğurt

götürüyor

Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını

Belediye kahvesinde hakla o eski,

o yalancı

O biçimsiz bizans şarkısı.

Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem

Nasıl etsem, nasıl yapsam da

Meydanlarda bağırsam

Sokak başlarında sazımı çalsam

Anlatsam şu kiraz mevsiminin

Para kazanmak mevsimi değil

Sevişme vakti olduğunu...

Bir kere duyursam hele

güzelliğini, tadını,

Sonra oturup hüngür hüngür

ağlasam

Boş geçirdiğim bağırmadığım

sustuğum günlere

Mezarımda bu güzel, uzun kaşlı

boyacı çocuğunun

Oğlu bir şiir okusa

Karacaoğlan'dan

Orhan Veli'den

Yunus'tan, Yunus'tan...

(SAİT FAİK ABASIYANIK)

Hiç yorum yok: